30 Nisan 2011 Cumartesi

çok şey değil istediğim...

çok şey değil istediğim… sadece beraber yaşlanmak… kollarımı açtığım kadar mı duyar beni hayat yoksa sessiz çığlıklarımında mı sensizliklerimin, bilmiyorum… daha ne kadar uzağa atılabilir bir canın parçası ve onsuz ne kadar daha solunabilir bu yalnızlık tenefüsleri, bilmiyorum… çok şey değil istediğim… sadece ömrünün gölgesinde sabahlamak…

çok şey değil istediğim… sadece düşlerinde uyumak… her eline geçen fırsatta hayatın ne kadar düşüm varsa kanattığı, ellerinden başka kim tutar bu yaralardan ve ne kadar derininde aranabilir acılar bu ufku uzak sancıların… gözlerini her kapattığında ve özetine göz atarken yaşanmışlıkların, hiç mi göz göze gelmez hayat kendi çirkin çelişkileriyle… mutluluk hiç yaşanmamış bir geçmişin taklitinden mi ibarettir yoksa bu yürekteki boşluk bir tesadüfü müdür anatominin… kalp aslen ikiye mi ayrıktır ki bir yanı acı bir yanı tatlı günlerin çetelesini tutan…

çok şey değil istediğim… sadece her sabah sana rastlamak… uğruna en yaşanılacak düşümken sen, boşluklardan boşluk beğenmecelerin arasında takvimin arka sayfasına denk geliyor hep yokluğunun yansısı… arasında kalmış gibiyim ben çocukluk anılarının… ve şimdi bu kayıp zamandaki mutluluğumdan da göçersem, çalmasın kapımı hayat… çok şey değil istediğim… sadece her gece yanında olmak… kapıya ben bakarım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder